Dr. Sincar & Basun Hukuk Bürosu kurumsal iletişim müdürü, televizyoncu ve sunucu Oğuzhan Erkmen, Almanya’dan Haberler okurları için kaleme aldı. 1960’larda başlayan “gastarbeiter” (misafir işçi) programıyla Türkiye’den Almanya’ya gelen Türk..
Dr. Sincar & Basun Hukuk Bürosu kurumsal iletişim müdürü, televizyoncu ve sunucu Oğuzhan Erkmen, Almanya’dan Haberler okurları için kaleme aldı.
1960’larda başlayan “gastarbeiter” (misafir işçi) programıyla Türkiye’den Almanya’ya gelen Türk işçiler, Alman ekonomisinin yeniden yapılanmasında önemli bir rol oynadı. Bu süreç, Almanya’nın sosyal ve kültürel yapısında da derin izler bıraktı.
Örneğin, Berlin Kreuzberg’de Türklerin açtığı restoranlar, kafeler ve dükkanlar, bu bölgeyi Almanya’nın en renkli ve canlı mahallelerinden biri haline getirdi. Burada yapılan bir sokak festivalinde, Türk müziği, dansları ve lezzetleri, Alman komşuları tarafından büyük bir ilgi ve coşkuyla karşılanıyor. Bu, farklı kültürlerin birbirini nasıl zenginleştirdiğinin canlı bir örneği.
Türk girişimciler, Alman ekonomisine büyük katkılar sağladı. Stuttgart’ta bir Türk tarafından kurulan otomotiv parça şirketi, kalitesi ve yenilikçiliği ile global pazarda kendine sağlam bir yer edindi. Bu şirket, Türk ve Alman çalışanlarının ortak çabasıyla uluslararası başarıya ulaştı.
Eğitim alanında da Türklerin katkıları göze çarpıyor. Frankfurt Üniversitesi’nde görev yapan Türk kökenli bir profesör, biyoteknoloji alanında yaptığı çalışmalarla hem Almanya’nın hem de uluslararası bilim dünyasının ilerlemesine katkıda bulunuyor.
AfD’nin yabancı karşıtı söylemleri, bu tür başarı hikayelerini gölgelemeye çalışsa da, gerçekler çok daha farklı. Türk topluluğunun Almanya’ya katkıları, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda kendini gösteriyor.
Farklı kültürlerin bir arada yaşaması, her iki toplum için de zenginleştirici bir deneyim. Almanya, Türklerin katkılarıyla sadece ekonomik anlamda değil, kültürel anlamda da zengin bir ülke haline geldi. Bu çeşitlilik, Almanya’nın gücünü ve dünya sahnesindeki yerini sağlamlaştırıyor.
Almanya’nın, Türkler de dahil olmak üzere çeşitli kültürleri kucaklayarak daha güçlü bir gelecek inşa etmesi gerekiyor. Farklılıklarımız, bizi zayıflatmaz; aksine, birleştiğimizde daha da güçleniriz. Almanya’nın ve dünyanın, bu çeşitliliği kucaklayarak daha adil ve müreffeh bir gelecek yaratması mümkündür.
